3. Gün
Bugün ziyaret edilecek yerler ve izlenecek rotayı takip etmeden önce, Bosna Savaşı ve Srebrenitsa Soykırımı’na biraz daha eğilmek gerektiği kanısındayım. 1.Gün başlığında belirttiğim gibi Bosna tarihini ve sosyokültürel durumu anlatacak olan yazımızda Bosna Savaşı ve Srebrenitsa Soykırımı’na detaylı yer verme niyetinde olsak da, bugün yola çıkmadan önce en azından bazı satır başlarını bilmemiz gerek.
Srebrenitsa, Bosna Hersek’in doğusunda, Sırp Cumhuriyeti içinde yer alan, fiziki yapısı gereği, özellikle doksanlı yıllarda, etrafıyla iletişim kurmasının oldukça zor olduğu bir kent.
Yugoslavya’nın sancılı çöküş sürecinde, Bosna Savaşı’nda, Birleşmiş Milletler tarafından Bosna Hersek’te güvenli alanlardan biri olarak ilan edilen Srebrenitsa’nın nüfusu savaş öncesi 24.000 civarındayken, etraftaki dağ köyleri boyunca Sırp Cumhuriyeti Ordusu askerlerinden ve Sırp milislerden kaçıp buraya sığınan müslüman Boşnaklar ve Bosna’lı Hırvatlar ile birlikte, bu nüfus savaş sırasında 60.000’e çıktı. Hollandalı askerler tarafından korunan kent bir süre sonra hastalıkların ve açlığın baş gösterdiği bir açık hava hapishanesine dönüştü. Bölgeye sığınan Boşnakların sahip olduğu az sayıdaki silahın da BM Barış Gücü tarafından toplanmasının ardından, Ratko Mladiç liderdiğindeki Sırp Cumhuriyeti Ordusu, sadece 400 askerin görevli olduğu bölgeyi kısa sürede kuşattı.
Bölgenin güvenliğinden sorumlu Thom Karremans’ın yardım isteği ise, BM tarafından görevlendirilen 2 adet F 16 savaş uçağının bölge üzerinde alçak uçuş yapıp, Sırp Cumhuriyeti Ordusu güçlerinin üzerine 2 adet bomba bırakmasından daha fazla bir yanıt bulamadı.
Hollandalı komutan, Thom Karremans’ın 11 Temmuz 1995’de, BM’in güvenli alan ilan ettiği Srebrenitsa ve buraya sığınan sivilleri Ratko Mladiç’e teslim etmesine müteakip, belki de Avrupa tarihinin yaşadığı en hızlı ve sistematik soykırım gerçekleşti ve çok kısa bir sürede 8372 Boşnak ve Hırvat, Sırp Cumhuriyeti Ordusu ve Ordu’ya bağlı paramiliter gruplar tarafından sistemli bir şekilde katliama uğradı.
Sonra ne oldu diye merak ediyorsanız;
2000 yılından sonra Sırbistan’ın AB yolculuğu başladı, 2006 yılında Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'nin başsavcısı Carla del Ponte, Sırbistan'ın Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'yle ile iş birliğinden kaçındığını belirtmesi üzerine dönemin AB'nin genişlemeden sorumlu komisyon üyesi Olli Rehn, Sırbistan’ın AB görüşmelerinin askıya alındığını ilan edip, görüşmelerin ancak Mladiç tutuklanırsa başlayacağını söyledi.
2008 yılında Radovan Karadzic tutuklandı. Soykırım esnasında Bosna Sırp Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olarak görev yapan Karadzic, 2008 yılına kadar “kaçak” hayatı yaşadı. Kaçak iken takma bir isimle Sırbistan’da bir klinikte, psikloji alanında çalıştığı anlaşıldı. Yakalandıktan sonra Hollanda’ya iade edildi. Önce 40 yıl hapis cezasına daha sonra ise müebbete çarptırıldı. Hala, cezasını çekmekte.
26 Mayıs 2011’de Ratko Mladic tutuklandı. Savaş sırasında Bosna Sırp Cumhuriyeti Ordusu Başkomutanı olan Mladic de Sırbistan’da yakalandı. Srebrenitsa’ya girerken, kameralara verdiği demeçte; "İşte 11 Temmuz 1995'te Sırp şehri Srebrenitsa'dayız. Büyük bir Sırp bayramı arifesinde iken bu şehri Sırp milletine armağan ediyoruz. Nihayet, yeniçerilere karşı ayaklanmasından sonra bu toprakta Türkler’den intikam almamızın vakti geldi.” diyen, “Bosna Kasabı” lakabı ile anılan Mladic, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı ve hala cezasını çekmekte.
Thom Karremans; Srebrenitsa’yı terketmeden önce, Ratko Mladic tarafından, hediyelerle yolcu edilen Yarbay Karremans, Hollanda’ya döndükten bir süre sonra albaylığa terfi etti, emekliye ayrıldı ve İspanya’ya yerleşti. 1998’de, “Srebrenitsa, kimin umrunda?” ismiyle yazdığı kitapta Bosna’da kendisinin ve askerlerinin yaşadığı sorunları ve BM’in olaylara nasıl seyirci kaldığını anlattı. Hala İspanya’da yaşamakta.
1999 yılında BM, bölgeyi savunmaya gönderilen asker sayısının çok az olduğunu kabul etti. 2022 yılında Hollanda, Srebrenitsa'da görev yapan askerlere "iade-i itibarda" bulunarak, bronz şeref madalyası verdi. 23 Mayıs 2024’de BM, 11 Temmuz’u Srebrenitsa'daki 1995 Soykırımını Anma Günü olarak ilan etti.
Karanlık turizme oldukça mesafeli duran bizler, ilk Bosna ziyaretimizde gitmesek de, daha sonra Srebrenitsa’nın görülmeden Bosna’nın tam anlamıyla anlamlandırılamayacağını farkederek aşağıdaki rota üzerinden anıtın yolunu tuttuk.
Saraybosna - Srebrenitsa Soykırım Anıtı Rotası için tıklayın;
Vlasenica
Vlasenica şehrine girer girmez sola doğru U dönüşü yaptığınızda, dağın yamacından eteklerine doğru inmeye başlayacaksınız. Dağ eteğinde, dünyanın kalanından izole olan bu köye girerken sağ tarafınızda gördüğünüz bugün önünde tavukların gezdiği terkedilmiş yapı, insanlığın, Avupa’nın göbeğinde bıraktığı utanç verici izlerinden biri. Bosna Savaşı sırasında, Susica Toplama Kampı olarak kullanılan çitlerle çevrili bina ve bahçesi, 1992 yılının mayıs ve eylül ayları arasında, başta müslüman Boşnaklar olmak üzere, Sırp olmayan etnik gruplardan 8000’den fazla sivil için, şiddet ve tecavüz de dahil pek çok acının yaşandığı bir işkence merkezine dönüşürken, 1600’ü için ise mezar oldu. Eylül ayında kampı kapatan Sırp Cumhuriyeti kuvetleri, Svetozar Andrić’in de katıldığı, - 2020-2022 yılları arasında Sırbistan Ulusal Meclisi Üyesi olarak görev yaptı - kendi askerleri için düzenlenen cenaze törenine müteakip 150 kişiyi de Debelo Brdo’ya götürerek burada öldürdü.
Tıpkı Srebrenitsa gibi, burada da delilleri karartmak için sivillerin toplu mezarlarının yerlerinin değiştirilmesi sebebiyle bugün hala cenazelerine ulaşamayan aileler mevcut. Kampta tutulanlardan biri olan Ibro Alisabic, yıllar sonra basın mensuplarına verdiği demeçte, kampta beton üzerine bırakılan, günde bir dilim ekmek ve biraz su ile yaşamaya çalıştıklarını ve kendilerine uygulanan işkenceleri anlatmış.
Toplama kampından sorumlu “Jenki” lakaplı komutan Dragan Nikolic’in , NATO’ya bağlı SOFR gücü tarafından 20 Nisan 2000’de Bosna Hersek’te tutuklanarak, yargılanmak üzere Lahey’e teslim edilmesi ile başlayan adalet mücadelesi ise, Nikolic’in 18 Aralık 2003’de önce 23 yıl hapis cezasına çarptırılıp, daha sonra temyizin cezayı 20 yıla indirmesiyle devam ederken, İtalya’da kaldığı cezaevinden 2013 yılında erken tahliye edilmesiyle son buldu. 2018 yılında 61 yaşında Sırbistan’da ölen Nikolic Vlasenica’ya gömüldü.
Nova Kasaba
Srebrenitsa’nın Sırp Cumhuriyeti Ordusu’na tesliminden sonra, 12-13 Temmuz 1995 günü, binlerce müslüman Boşnak erkek, savaş esiri olarak muamele görecekleri, zarar görmeyecekleri, esir takasında kullanılmak üzere alıkonuldukları ve nihayetinde ailelerinin güvenli bir şekilde götürüldüğü Tuzla’ya teslim edilecekleri söylenerek, Sandici’de çayırlık bir alan ve Nova Kasaba’daki futbol sahası başta olmak üzere bazı bölgelerde toplanmaya başlandı. Bunlara, Tuzla’ya varabilmek için dağları aşmaya çalışırken, Birleşmiş Milletler kamyonlarını kullanıp, BM askerleri gibi giyinen Sırp Cumhuriyeti Ordusu askerleri ve paramiliter grup üyeleri tarafından tuzağa düşürülen ve yakalanan insanlar da katıldı. Daha sonra bir kısmı Bratunac ve Kravice’ye götürülen Boşnakların, tam sayısı bilinmemekle birlikte yaklaşık 3000’i Nova Kasaba’da futbol sahasında bırakıldı. 13 Temmuz 1995 günü, Ratko Mladic burayı bizzat ziyaret ederek, Tuzla’daki Bosna’lı yetkililerin kendilerini istemediğini söyledi. Futbol sahasından, kamyonlar ve otobüslerle taşınan erkekler, izole yerlerde elleri arkadan kepelçelenmiş ve gözleri bağlanmış şekilde, sistematik bir biçimde infaz edildiler.
13 Temmuz 1995 tarihinde Amerikan Casus uçakları tarafından çekilmiş fotoğraf;
Kravica
13 Temmuz 1995 günü, Sandici’de toplanan insanlardan bir kısmı Kravica’da bir tarım deposuna sevk edildi. Akşam 17.00 sonrası, depoda toplanan 1200 kişi, M-84 makineli silahlar ve el bombalarının kullanımı da dahil olmak üzere ağır ateş altında bırakılarak katledildi.
Bratunac
Srebrenitsa’dan toplanan veya kaçmaya çalışıp yakalanan insanların kaderi, Bratunac’ta da, Kravica ve Nova Kasaba’da olanlarla aynı oldu. Binlerce insan toplu şekilde infaz edilirken, suç unsurlarını yok etmeye çalışan Sırp Cumhuriyeti Ordusu kuvvetleri, toplu mezarların yerlerini defalarca değiştirerek, kurbanların cenazelerinin bulunmasını zorlaştırdı.
Potocari Akü Fabrikası ve Srebrenitsa Soykırım Anıtı
BM tarafından görevlendirilen Hollanda Taburu’nun karargah olarak kulandığı Potocari Akü Fabrikası, bugün Srebrenista Potoçari Soykırım Kurbanlarını Anma Müzesi olarak, soykırımın belgelerini tüm detayları ile ziyaretçilerine sunuyor. Fabrikada kalan ve bölgeye BM Barış Gücü olarak gelen askerlerin duvarlarda bıraktıkları izler de, o dönemki zihinlerine ışık tutmaya devam ediyor.
Akü fabrikasının hemen karşısına, soykırımda hayatını kaybeden 8372 kişinin anısı için 2003 yılında Bill Clinton’ın katılımıyla anıt mezar açıldı. 2003 yılında 600 kurban buraya defnedildi, yıllar geçtikçe bulunan toplu mezarlarla kimliği belirlenen kurban sayısı arttı. Temmuz 2012’ itibariyle, toplu mezarlardan çıkarılmış toplam 6.838 soykırım kurbanının kimliği, vücut parçaları üzerinde yapılan DNA analizleri sonucunda belirlenebildi ve 6,241’inin naaşı buraya defnedidi. 2015 yılında yapılan 20. yıl anma törenlerinde, Bill Clinton yine hazır bulundu ve savaşa müdahale etmek için çok geç kaldıklarını dile getirdi.
En son 11 Temmuz 2024 yılında yapılan anma töreninde, 14 kişinin daha naaşı buraya gömülürken, Henüz bulunamayan ya da DNA test sonuçları netleşmeyen insanlar için ise mezar taşlarında isim bölümleri boş bırakılmış durumda.
1991 yılında, Yugoslavya’da Sırp Radikal Partisi kuruldu. Bu parti Bosna’daki Sırp Cumhuriyeti’ne açıkça destek verirken, Alexander Vucic isimli ve henüz 25 yaşında olan parti genel sekreteri, 1995 yılında Meclis’de "Öldürülen her bir Sırp için 100 Müslüman öldüreceğiz!" demişti. Aynı kişi, 2007 yılında ise, “Bosna Kasabı” lakaplı Ratko Mladic’in korunması için kampanyalar düzenliyor ve caddelere Mladic’in ismini vermek istiyordu. 2015 yılına gelindiğinde ise, kurduğu yeni parti ile ülkesini AB yoluna sokan Alexander Vucic bu sefer Sırbistan Başbakanı sıfatıyla, Srebrenitsa kurbanlarını anma törenlerinin 20.sine katılmak için Srebrenitsa Soykırım Anıtı’na geldi. Protestolar ve taşlanmalar eşliğinde alanı terketmek zorunda kalan Vucic, 2017 yılından beri Sırbistan Cumhurbaşkanı olarak hayatına devam etmekte.
Geri dönüş yolunda dinlemek isterseniz, sözlerini aşağıya bıraktığım Peyk şarkısının adı “Köleler ve Kilitler”…
…İşimiz var gücümüz var
Saçma sapan derdimiz var
Sözüm ona Tanrı'mız var
Merhamet yok
Sözde insanlar korkar Allah'tan
Galubela'dan bu yana
Bir gemi batıyor cani sulara
Yalanı bol kölesi bol dünyanın
Kapısı bol kilidi bol gemisi
Alçak kaptan sırra kadem o anda
Keşke anlattıklarım yalan olsa
İnsanın insana ettiğine bak!
Gallery 11/07/95
Srebrenitsa’ya gidemeyenler için, Saraybosna’da bulunan bu galeri muhakkak ziyaret edilecek yerler listesinde olmalı. Srebrenitsa Soykırımı’nı, fotoğraflar, videolar, animasyonlar ve ses kayıtları gibi belgelerle ziyaretçilerine anlatan galeri, soykırımda katledilenlerin anısını yaşatmayı hedeflemekte.