Dinlenmeye tövbe ettiğimiz için Cusco’daki 3. günümüzde de sabah erkenden kalkarak bugün takip edeceğimiz rota için otobüsümüzü beklemeye başladık. 23 USD karşılığında katıldığımız turla, Kutsal Vadi için yola düştük. Sabah 06.30’da başlayan turumuz, akşam 8.00’da son buldu.
1. Chinchero
Chinchero Kutsal Vadi’nin giriş kapılarından biri sayılıyor. 3762 metre yüksekliğe kurulan İnka Köyü, yeşil tarlaralarıyla ziyaretçilerine görsel bir zevk veriyor.
Chinchero'daki bulunan ve günümüz ulaşan yapıların , Pachacuti'nin oğlu olan Tupac Yupanqui'ye ait sayfiye yeri ve kaplıcası olduğu düşünülmekteymiş. başka örneklerde olduğu gibi burada da tarım terasları önemli bir yer tutmakta.
Chinchero’nun merkezinde bulunan kolonyal dönemden kalma bir kilise, ise üzerinde yükseldiği İnka duvarları sayesinde bize daha önce gördüğümüz örneklerde olduğu gibi zamanın iki kültürü birbiriyle nasıl birleştirdiğini gösteriyor.
Chinchero’yu asıl önemli kılan şey ise geleneksel dokuma geleneğinin halk tarafından hala canlı tutuluyor olması. İnkalardan kalan tekniklerle işlenen ve boyanan yünler dokuma yapan kadınların ellerinde yeniden hayat buluyor. Boya kaynağı olarak ise, çeşitli minerallerle renklenen toprak, mısır çeşitleri gibi tarım ürünleri ve doğadaki bazı parazitler kullanılıyor. Turun bir parçası olarak biz de yerel bir ailenin yaptığı dokuma çalışmalarına tanıklık ettik.
Fakat söylemeleyim ki Anadolu’daki dokuma kültürü hakkında iyi kötü fikir sahibiyseniz burada bir Amerikalı veya Avrupalı’nın bulduğu otantik havayı bulamayacaksınız ya da onlar kadar hayranlık ve şaşkınlık yaşamayacaksınız. Köyün pazar yerinde bu dokuma ürünleri başta olmak üzere pek çok yerel ürüne satılıyor.
Chinchero’da Boleto Turistico geçerli..
2. Maras Salt Mines: Beyaz Terasların Büyüsü
Maras’ı özel kılan unsur sahip olduğu tuz madenleri. Kullanımı inka döneminden de eskiye dayandığı düşünülen Maras Tuz Madenleri, yine insan elinin doğa ile uyum sağladığında ne kadar etkileyici şeyler yapabileceğinin bir göstergesi.
Yamaçlara yayılan ve küçük havuzları andıran binlerce örnekten oluşan teraslar, dağın içinden çıkan tuzlu suyun havuzlarda buharlaşırken ardında bıraktığı tuzları insanlara hediye ediyor. Suyun neden tuzlu olduğunun sebebi ise tam olarak saptanmış değil. Keza suyun direkt kaynağından tuzlu mu çıktığı yoksa yer altındaki bir tuz madenini yıkayarak mı geldiği sorusunun cevabı verilememiş.
7 ay süren kuru sezonda tuz üretimi devam ederken, 5 aylık yağmur sezonunda terasları su bastığı için üretime ara veriliyormuş.
Hala geleneksel yöntemlerle yerel halk tarafından işletilen havuzlar bölgedeki ailelere aitmiş. İçeriğindeki minerallerde görülen farklılaşma sebebiyle değişik renklerde hasat edilen tuzlar tüketimin yanında satış için de değerlendirilmekte.
Tuzların içinde yürümeye izin verilmese de, ziyaret noktasından gördüğünüz manzara bile yeterince iyi.
Maras Tuz Madenleri için Boleto Turistico geçerli değil ve giriş 15 Soles.
3. Moray: İnka Tarım Deney Merkezi
Moray, Maras’a kısa mesafede bulunan sıradaki durağımız. İnkaların tarım konusunda ne kadar yetkili abiler olduğunun en büyük kanıtlarından biri olarak kabul ediliyor. Kademeli olarak alçalan, çok büyük dairesel teraslardan oluşan alanda, her bir teras seviyesinde farklı bir mikro iklim oluştuğu için en alt terasla en üst arasında ciddi bir sıcaklık ve nem farkı var. Bu sıcaklık farkının 5 dereceye kadar ulaştığı söylenmekte ve en alt teras daha sıcak kalıyormuş. Terasların Pachaquti zamanından kaldığı düşünülüyor.
Bu sistem ile Inkalar normalde bu coğrafyada yetişmeyecek tarım ürünlerini farklı teraslarda test ederek yetiştirmeyi başarabilmişler. Yapılan deneysel çalışmaların sonunda ise kinoa, mısır, patates gibi farklı tarım ürünlerinin aynı alanda, en üstten 30 metre derinliğe kadar ulaşan farklı teraslarda yetiştirilebilmesine imkan tanımışlar. Tabi bu terasların aynı zamanda gayet profesyonel bir şekilde sulama sistemleriyle beslendiğini ve hiç bir terası da su basmasdığını da eklemeliyim. Burayı bir çeşit laboratuvar olarak kullanıp, yaptıkları deneysel çalışmalar neticesinde başka bölgelerde uygun tarım teknikleri kullanmışlar.
Dolayısıyla Cusco’da tarım demek Moray demek, Moray demek tarım demek arkadaşlar.
Moray’da da Boleto Turistico geçerli.
4. Ollantaytambo: Canlı İnka Kasabası ve Kraliçenin Hatırası
Urubamba’daki öğle yemeğimiz sonrasında geldiğimiz Ollantaytambo, İnka İmparatorluğu’nun son direniş noktalarından biriymiş. İnkalar İspanyolları sadece burada yenebilmeyi başarmış. Cusco kuşatma altındayken lider Manco Inca(ki kendisi önce İspanyollarla birlikte kardeşine karşı savaşıp daha sonra taraf değiştirecekti) buraya kaçarak bir karargah kurmuş. 1536 yılında saldırı düzenleyen İspanyolları, taş ve mızrak kullanıp ve sel sularını yönlendirerek yenmeyi başarmış.
Bu başarıda, inka yapılarının tepelerde stratejik bir şekilde konumlanmış olmasının da etkisi varmış.
Kasabayı İspanyollara karşı savunan Manco Inca’nın eşi ve aynı zamanda kız kardeşi olan Cura Occlo’nun heykeli de kasaba o günlerin anısını yaşatmaya devam ediyor Cura Occlo’nun başına gelenler ise ayrı bir yazının hikayesi olacak cinsten.
Taş döşeli dar sokakların adeta labirentler oluşturduğu ve duvarlarla çevrili bu kasabada hayat İnka şehir planlamasına uygun olarak devam etmekte. Öyle ki İnka döneminden kalan kasabanın orjinal giriş kapısı olan Punku Punku bile hala ayakta. Özellikle kasabanın, Qosqo Ayllu denilen kısmı yaşayan bir inka kasabası olarak bizi tarihte yolculuğa çıkardı.
Kasabaya tepeden bekçilik eden Ollantaytambo Kalıntıları, zamanında hem bir karakol hem de dini merkez görevi görse de, bugün kasabanın panoramik fotoğraflarını çekmek isteyen turistlerin uğrak noktası. Ayrıca “Qolqala” adı verilen ve İnkalar döneminde tahıl deposu olarak kullanılan ve havalandırma sistemine sahip yapılar da yine kale içinde bulunuyorlar.
Temple of the Sun yani Güneş Tapınağı, Ollantaytambo ‘da yer alan sembolik kalıntılardan biri. Güneş Tanrısı İnti’ye adanan tapınak tonlarca ağırlıktaki blokların yine alıştığımız üzere muazzam bir hassasiyetle kesilerek birleştilimesinden oluşuyor. Yapının en ünlü bölümü ise 6 adet granit bloktan oluşan “Altı Monolit” isimli kısım. Tekerleğin icat edilmediği bir medeniyette bu taşların buraya nasıl çıkarıldığı gizemini hala koruyor.
Orijinal adı Inti Punku olan bir diğer sembolik yapı Güneş Kapısı’na ulaşmak için kasabanın güneyinden tam günlük bir yürüyüş yapmak gerektiği için biz pas dedik. Ancak aynı isim ile servis edilen biranın tadına bakmayı da ihmal etmedik.
Urubamba Nehri'nin kıyısında bulunan Ollantaytambo bence bir tur durağından daha fazla ilgiyi hakediyor ve zaman sorun olmadığında gelip kalabileceğim ama asla geri gelmeyeceğimi bildiğim yerler listeme üst sıralardan giriş yapıyor.
5. Pisac: Arkeolojik Alan ve Renkli Pazar
Otele dönmeden önceki son durağımız, Kutsal Vadi’nin doğusunda yer alan Pisac. Pisac etkileyici bir arkeolojik alan olmasının yanında gayet canlı bir pazara ev sahipliği yapmakta.
Köyün yaklaşık 400 metre üst kısmına konumlanmış, arkeolojik kısımda artık alışmış olduğumuz 500’den fazla tarım terası, dönemin askeri ve din yapıları ve bir adet inka mezarlığının bulunduğu dev bir kompleks söz konusu.
Mezarlık geliş yönünüze göre Pisac’ın arka kısmında kalan dağlara oyularak yapılmış. Rehberimize göre dağlarda bulunan 3100 adet mezarlığın tamamı içinde bulunan değerli eşyaları almak için tahrip edilmiş.
Turla geldiğiniz bir organizasyonda, bir saatte Pisac’ın tamamını inceleme şansınız yok ama yine de göz atmak için yeterli zaman buluyorsunuz. Kesin olmamakla birlikte yapıların Machu Picchu’nun da kurucusu olan Pachacuti zamanından kaldığı düşünülmekteymiş.
Köy merkezindeki çarşı ise yerel halkın geleneklerini koruduğu kültürel bir gösteriye dönüşmüş durumda. Alpaka yününden ürünler ve hediyelik eşyalar bulunabilecek olan pazarda, gümüş takılar da yine turistlerin ilgisini çekiyor.