2 günde Viyana
Tarihte böreğiyle ünlü olmaya 2 defa bu kadar yaklaşıp, finalde şinitzeli ile ünlü olan yegane şehir...
Ucuz uçak bileti kampanyasında binbir emekle o bileti yakaladınız, ya da Orta Avrupa turuna çıkmaya karar verdiniz, ya da “Ben fakir miyim ucuz uçak bileti kovalayayım?” diyerek yarın uçmaya karar verdiniz, hiç farketmez. Siz üzerinize düşeni yapıp uçak biletini aldıysanız, ben de üzerime düşeni yapıyorum ve Viyana’yı anlatmaya başlıyorum.
Acelesi olanlara; Viyana için 3 sebep:
1-İstanbul’dan sadece 2 saat uçuş süresi
2-Şinitzel başta olmak üzere gastro zevkler
3-Gustav Klimt ve ekürisi Egon Schiele
Ne Zaman Gidelim?
Viyana Christmas Marketleri ile Avrupa’nın öne çıkan şehirlerinden biri. Gitmişken Christmas havasını soluyalım, bir taşla 2 kuş vuralım derseniz planınızı Kasım ortasından Aralık sonuna kadar yapmanız gerekmekte ki bu da olası kalabalığı göze almanız demek. Restoran girişlerinde beklerken, Mahmut Hoca’dan aldığı parka ile sokak lambası altında ders çalışırken tir tir titreyen, Sivas Lisesi’nden 317 Şeref’in durumunu içselleştirmekten kaçınmak isterseniz, ilkbahar ya da yaz aylarını seçebilirsiniz. Bu arada Nisan ayı başına planlayacağınız bir seyahat ile, paskalya pazarlarını da görebileceğinizi hatırlatmış olayım.
Nasıl Gidelim?
Arkadaşlar siz de biliyorsunuz ki Türkler olarak Viyana’ya, geçmişte yürüyerek gitme girişimlerimiz çok hoş sonuçlanmadı. Bu sebeple kötü şans getirmesin diyerek, uçak ile gitmeyi önermek zorundayım. Yine de, yorumlarda farklı tecrübelerini paylaşmak isteyenleri dinlemekten mutlu olurum.
Viyana Havalimanı’ndan şehir merkezine nasıl gideceğinize gelirsek, en uygun seçenek tren olarak görünmekte. Gelen yolcu kapısından çıkıp sağa dönerek 20 metre yürüdüğünüzde sağınızda tren bileti satan otomatlar ve bilet gişelerini göreceksiniz.
Havalimanından şehir merkezine birden fazla tren gitmekte, ucuzdan pahalıya doğru bir sıralama yaparsak;
-S-Bahn’ın S7 treni (S7 Banliyö Hattı) ile havalimanından Vienna Main Station (Wien Mitte)’a yaklaşık 25 dakikada varıyor. Tren bileti yetişkinler için 4.50, 6-14 yaş arası çocuklar için ise 2.30 euro.
Havalimanından Şehir Merkezine; sabah 04.49’dan gece yarısı 1.19’a kadar her 30 dakikada bir.
Şehir Merkezi’nden Havalimanı’na; sabah 04.19’dan gece yarısı 12.49’a kadar her 30 dakikada bir.
-Railjet ise ekspres sefer olarak çalışıp , Vienna Main Station (Wien Mitte)’a yaklaşık 15 dakikada varıyor.Tren bileti yetişkinler için 4.50, 6-14 yaş arası çocuklar için ise 2.30 euro.
Havalimanından Şehir Merkezine; sabah 06.33’den gece yarısı 00.02’ye kadar her 30 dakikada bir.
Şehir Merkezi’nden Havalimanı’na; sabah 05.42’den akşam 10.42’ye kadar her 30 dakikada bir.
-CAT (City Airport Train) ekspres sefer olarak çalışıp, Vienna Main Station (Wien Mitte)’a yaklaşık 15 dakikada varıyor ve bilet ücreti yine 14.90 euro.15 yaşın altındaki çocuklardan ücret alınmıyor. Bu trenler yeşil renkleriyle diğerlerinden kolayca ayrılıyor ayrıca otomatları da yine kendileri gibi yeşil renkli.
Havalimanından şehir merkezine; sabah 06.07’den akşam 11.37’ye kadar her 30 dakikada bir.
Şehir Merkezi’nden Havalimanı’na; sabah 05.37’den akşam 11.07’ye kadar her 30 dakikada bir.
Viyana’da herkesin peşinde olduğu şeyler dışında özel hedefleriniz yoksa gideceğiniz bölge haritanın merkezine konumlanan beyaz bölge olacaktır. Tren saatlerinde dönemsel değişiklikler olabileceğini hatırlatıyor ve işinize yarayacağını düşündüğüm demiryolu haritasının bir bölümünü aşağıya bırakıyorum.
Daha geniş ölçekli demiryolu haritası için tıklayın;
Şehir içindeki toplu taşımada kullanabileceğiniz bilet fiyatları ise;
Tek kullanımlık: 2.40 euro(çocuklar için 1.20)
24 Saatlik: 8.00 euro
48 saatlik: 14.10 euro
72 saatlik: 17.10 euro
7 günlük kişiye özel ve dijital: 19.70 euro
7 günlük transfer edilebilir kağıt bilet: 22.60 euro
Not: Tramvay duraklarında bilet otomatı bulmak sorun olduğu için biletlerinizi Wien Mobil uygulaması üzerinden alıp, akıllı telefonunuzda dijital olarak taşıyabilirsiniz.
Wien Mobil Uygulaması IOS için tıklayın;
Wien Mobil Uygulaması Android için tıklayın;
Nerede Kalalım?
Yukarıda da bahsettiğim gibi özellikle kısa ve başlıca ünlü noktaları görmek için planladığınız Viyana gezisinin büyük kısmı, haritada merkezi konumda bulunan “Innere Stadt” bölgesinde geçecektir. Dolayısıyla fiyat uzaklık eğrisinde verimli sayabileceğiniz ölçüde bu bölgeye ne kadar yakın olursanız o kadar rahat edeceksiniz.
Yazının ilerleyen aşamalarında önemli noktaların harita üzerindeki yerlerini görerek kalacağınız konuma karar verebilirsiniz.
Innere Stadt Bölgesi Booking için tıklayın;
Inner Stadt Bölgesi Airbnb için tıklayın;
2 Günde Nereleri Gezelim?
Viyana bizim için, uzun süre gezdiğimiz yerler ve hala gezemediğimiz yerler olarak ikiye ayrılmış durumda olacak. Başta müzeler olmak üzere şehirde gezilecek pek çok yer var ve bunların tamamını 2-3 günlük kısa süreli seyahatlere sığdırmanın imkanı yok. Yine de sizin de sürenizin 2 gün olacağı varsayımından yola çıkarak, kendi rotamızı aşağıda sizinle paylaşacağız.
3. ve sonraki günlerde şans verebileceğiniz, bizim henüz gidemediğimiz noktalara ise sonraki yazımızda yer vereceğiz ve tamamlandığında aşağıya bir link bırakacağız.
1. Gün
1)Upper Belvedere Palace
Burayı kendi listemizin ilk sırasına koyma sebebimiz uçaktan öğleden sonra indiğimiz bir kış günü, havanın erken kararacağını düşünerek günden maksimum verim almaya çalışmamızdı.
Viyana Merkez Tren İstasyonu’nda indikten sonra yaklaşık 10 dakikalık bir yürüyüşle, henüz otelinize gitmeden Belvedere Sarayı’na ulaşabilirsiniz. Çantalarınızdan kurtulmak için, Bounce ya da Radical Storage gibi uygulamalarla Belvedere Sarayı’na ya da tren istasyonuna en yakın bavul bırakma istasyonunu bulup bavul başı ortalama 5/6 euro fiyatla ağırlıklarınızdan kurtulmuş şekilde gezebilirsiniz, keza Belvedere Sarayı’nın vestiyeri kesinlikle bagaj kabul etmiyor.
Radikal Storage için tıklayın;
Bagajlarımızdan kurtulduğumuza göre Belvedere Sarayı’ndan bahsedebiliriz.
1663-1736 yılları arasında yaşayan Prens Eugene, 2 parçadan oluşan ve ortadaki bahçe ile birbirine bağlanan bu saray kompleksini yaptıran amca olarak tarihteki yerini almış. Tabi Eugene’in tarihte yerini almasının asıl sebebi, yap işlet devret mantığını güden, bir erken dönem saray müteahhidi olmasından biraz fazlasıdır. Eugene, Zenta Savaşı’nda Osmanlı Ordusu’na ağır bir hezimet yaşatan Kutsal İttifak Ordusu’nu yönetmiş, Osmanlı Devleti’i de bu yenilgi sonrası Karlofça Antlaşması’nı imzayıp, gerileme dönemine girmiştir. Bu olayların akabininde kendisi emeklilik hayali kurmuş olacak ki, gelip böyle bir saray yaptırmış.
1712-1717 yılları arasında Aşağı Belvedere Sarayı, 1717-1723 yılları arasında ise Yukarı Belvedere Sarayı yapılmış.
Fransız Devrimi esnasında vatan hainliği ile suçlanarak idam edilen ve arasının dönemin pastacıları ile iyi olduğu rivayet edilen Maria Antoniette (ki kendisi Habsburg Hanedanlığı’ndan olup Maria Theresia’nın 15 çocuğundan biriymiş) 1770 senesinde bu sarayda evlenmiş.
1781 senesinde ise Yukarı Belvedere Sarayı dünyanın ilk halka açık müzesi olmuş.
Seneler 1896 olduğunda ise, öldürülmesi ile 1. Dünya Savaşı’nın başlamasına sebep olan Franz Ferdinand burada yaşamaya başlamış. Saldırıya uğradığı Latin Köprüsü ise Saraybosna notlarımızda.
Tarihsel girizgahtan sonra, ne zamanında düğüne gelemediği için Habsburgların gönül koyacağını düşünerek eski tarihli çeyrek altın getiren, ne de Ferdinand’ın arkasından bir Fatiha okuyan turist olmadığına göre bu kadar turist buraya neden geliyor onu da açıklayalım. Bugün burayı özel kılan yegane şey “Öpücük”, yani Klimt’in meşhur tablosu. Yukarı Belvedere Sarayı’na girip 2. kata çıkan kalabalığa karıştığınızda kendinizi bir süre sonra bu tablonun karşısında bulacaksınız. Fakat öncesinde içten 3. salonda (öpücük tablosuna dönmeden) sol duvarda biraz zaman geçirirseniz Egon Schiele’nin “Kucaklaşma” tablosunu göreceksiniz ki pek çok insan burayı pas geçmekte ve bu iki ressam arasındaki ilişki başka bir yazının konusu olmayı haketmekte.
İleri derecede bir sanat düşkünlüğünüz yoksa ortalama 1,5-2 saatte tamamını gezebilirsiniz fakat Yukarı Belvedere Sarayı rezervasyon ile ziyaretçi kabul ettiği için biletinizi online olarak önceden almanız daha mantıklı. Gidip de beklemek, Viyana’yı gezen her turistin kaderi olsa da belki bu vesile ile bir parça kaderinize meydan okursunuz.
Online Bilet Fiyatları
Yetişkin 17.50 euro
26 yaş altı öğrenci 14.10 euro
19 yaş altı ücretsiz
Belvedere Sarayı Biletleri için tıklayın;
2)Rathaus & Wiener Eistraum
Belvedere Sarayı’ndan çıkıp otele bavullarınızı bırakıp yemeğinizi de yediğinize göre, aldığınız kalorileri yakmanın en eğlenceli yolu için buz pateni yapabilirsiniz.
Rathausplatz’a tramvayla ya da yürüyerek ulaştığınızda kendinizi mutlu mesut insanların arasında bulacaksınız. Christmas sezonunda, kurulmuş olan buz pisti noel pazarları sona erdiğinde daha da büyütülerek sadece Avusturya’da değil tüm Avrupa standartlarında oldukça iddiali bir hale geliyor. Kasım - Mart ayları arasında hizmet veren pist için biletinizi gişeden ya da online olarak alabilir, ekipman ve eşyalarınızı bırakmak için dolap kiralayabilirsiniz. Sabah 10.00 ile akşam 22.00 arasında hizmet veren pistin kullanımı 21.30 sonrası ücretsiz, Gün içinde de aile indirimleri mevcut.
Tek Kişilik Online Bilet Fiyatları
Yetişkin 9.00 euro / 8.00 euro
Çocuk 6.30 euro / 4.90 euro
Not: Kask takmayı unutmayın.
Buz Pisti Biletleri için tıklayın;
2.Gün
2.gün izleyeceğiniz yürüyüş rotası
3)Spanish Riding School
Viyana’ya vardınız, ayağınızın tozu ile Belvedere Sarayı’nı gezip üzerine bir de şinitzel (nerede yiyeceğiz diyenleri yazının sonuna alalım) yiyip, buz pateninde de hünerlerinizi sergilediğinize göre, artık otelinize gidip uyumuşsunuzdur diye düşünüyorum ve 2. günün sabahında kahvaltınızı yaptıysanız size nev-i şahsına münhasır bir Veli Efendi Hipodromu’ndan bahsetmek istiyorum.
İspanyol Binicilik Okulu, adını gösterilerde kullanılan Lipizzaner atlarının İspanyol olmasından alıyor, yani İspanyollarmış eskiden, daha sonra Slovenya’nın Lpica bölgesinde yetiştirilmeye başlanmış, artık seni beni geçtim, belediye başkanından bile çok Viyana’lı hepsi.
Bu okul Hofburg Sarayı’nın bir parçası ve kökleri 1565’e dayandırılıyor (ben dayandıranların yalancısıyım), bugün gördüğümüz halini ise 1735’de alıyor ve 18. yüzyıldan bu yana sadece Lpizzaner atlarını kullanıyor.
İmparator Franz Josef, 8 Haziran 1867'de Budapeşte yakınlarındaki Coronation Tepesi'nde Macaristan Kralı olarak taç giyerken yine bir Lipizzaner’a binmiş.
Arada başka bir sürü olay olmuş, 2. Dünya Savaşı’nda atları oradan oraya kaçırmışlar, 2008 senesinde ise ilk kadın binici adaylarını kabul etmişler.
Bu kadar gereksiz bilgi verdikten sonra bu sabah 10.00’da neden buraya geldiniz artık bundan bahsedeyim. Bahsi geçen atlar “Dresaj” eğitimi almaktalar ve gösterileri dresaj üzerine kurulu. Her sabah 10.00’da ise klasik müzik eşliğinde 1 saat süren antremanları, günümüzde aynı zamanda Viyana’nın en önemli turistik aktivitelerinden biri haline gelmiş durumda.
Online Bilet Fiyatları
Yetişkin 17.00 euro
25 yaş altı öğrenci 14.00 euro
Çocuk 11.00 euro
Not: 1. kat 40-48 veya tam karşı koltukları satın almanızı öneririm.
Spanish Riding School Sabah Antremanı Biletleri için tıklayın;
4)Austrian National Library
Lpizzanerlerin yanından, “Acaba Bold Pilot Viyana’da yaşasa nasıl bir kariyeri olurdu?” düşünceleri ile ayrılırken karşınızda at üzerinde kütüphanenin kapısını bekleyen birinin heykeli çıkacak. Kendisi Belvedere Sarayı’nda evlenen Maria Antoniette’in en büyük abisi olmakla birlikte 1765-1790 yılları arasında Kutsal Roma İmparatoru sıfatını taşımış olan II. Joseph. Heykelinin dikilmesinde hangilerinin etkileri var bilinmez ama, icraatlerinden bazıları, Yahudilere üniversiteye gitme, mesleklerini icra etme, ibadet etme gibi özgürlükler tanımak, katolik olmayanlara baskı uygulayan fermanları askıya almak, köleliği kaldırmak, medeni kanun getirmek olmuş. Joseph’in heykelinin tam arkasındaki, açık kapıdan içeri girebilirsiniz. Siz beni dinleyip, aşağıdaki linkten online bilet aldığınız için sıradaki insanların yanından kuğu gibi süzülerek vestiyere ağırlıklarınızı bırakabilirsiniz. Vestiyerden üst kata çıkarken, tuvalet ihtiyacı olanlar sağdaki kapıdan içeri girebilir. 2. kata geldiğinizde biletinizi kapıdaki görevliye okutup muhtemelen bugüne kadar gördüğünüz en heybetli kütüphanelerden birine giriyorsunuz.
İçerisine girdiğiniz yapı, aslında bir çok bölümden oluşan Avusturya Milli Kütüphanesi’nin “State Hall”ı. Yine Hofburg İmparatorluk Saray Kompleksi’ne ait binalardan biri olan kütüphane 1368 yılında kurulmuş bugün gördüğümüz tasarımına ise 1726 yılında kavuşarak şehrin sembolik barok eserleri arasında yer almaya hak kazanmış. Bu arada kütüphanenin tasarımının daha erken yapıldığı fakat olası Türk tehlikesi sebebiyle inşaatın ertelendiği de rivayetler arasında.
Kütüphanenin tam ortasında, kitap kokusu içinde sizi bekleyen heykel, 1722 yılında kütüphane için kalıcı bir yer yapılmasını onaylayan Kral IV. Charles’a ait. Kafanızı yukarı kaldırdığınızda, 1726-1730 yılları arasında yapılan ve tüm tavana yayılmış mükemmel freskleri göreceksiniz. “Daniel Gran 300 sene önce bize ne demeye çalıştı acaba?” derseniz, hemen sol taraftaki ekrandan her bir motifin ne anlam taşıdığını boynunuz ağrımadan okuyabilirsiniz. Herkül’ün ayakları altındaki 3 başlı Kerberos’a dikkat etmeyi unutmayın.
Kütüphane’de 15.000’i Prens Eugen’nin koleksiyonuna ait olmak üzere 200.000 kitap sergilenmekte. Dışarıda atı üzerindeki II. Joseph’in, bu 200.000 kitabın içinde yer alan Luther’in el yazmalarının da başında beklediğini de söyleyelim.
Avusturya Milli Kütüphanesi sadece State Hall’dan oluşmamakta, fakat en turistik ve etkileyici yer burası. Sadece State Hall için;
Online Bilet Fiyatları
Yetişkin 11.00 euro
19 yaş altı ücretsiz
Austrian National Library State Hall Biletleri için tıklayın;
5)St Stephan Cathedral
Gotik mimarini ilgi çekici örneklerinden biri olan bu katedralin inşaatı 1147’de başlamış ve zamanla 136 metre yüksekliğe ulaşan kulesiyle, kime sorsan gösterir durumuna gelmiş. Bu arada 68 metre uzunluğundaki Kuzey Kulesi ise, “Pummerin” isimli Avrupa’nın en büyük 2. serbest çalışan kilise çanına ev sahipliği yapıyormuş. Osmanlı kuşatması sırasında sığınak olarak da kullanılan bu katedral, II. Dünya Savaşı’ndan hasarla çıkmış. Altında sadece grup turuyla ziyaret edebileceğiniz bir de yeraltı mezarlığı bulunmakta.
Bilet Fiyatları
Yetişkin 7.00 euro
14 yaş altı 3.00 euro
‘dan başlamak üzere gezmek istediğiniz bölüme göre farklılık göstermeke
St Stephan Cathedral Bilet Fiyatları için tıklayın;
6)Natural History Museum
Kütüphane çıkışı yemek yiyip kahvenizi içmenize müteakip instagramdan hikayelerinize kimler like yapmış diye baktıysanız, yaklaşık 10 dakikalık kısa bir yürüyüş sonrasında Doğa Tarihi Müzesi’ne ulaşabilirsiniz. Burası Celal Şengör’ün Avrupa’da mutlaka görülmesi gereken müzeler listesinde yer almakta. Dolayısıyla siz de bizim gibi “Viyana’ya kadar gelmişken bir dinozor fosili neden görmeyelim ki?” diyorsanız buyrun.
Müzenin kökeni, I. Franz’ın koleksiyonuna dayanırken, 1889’da Franz Joseph tarafından bugun ziyaret edilen binasının açılışı yapmış. Binanın müze kimliğinin yanında, mimari olarak da görülmeye değer olduğunu içeri girer girmez anlayacaksınız.
Müze 100.000’den fazla esere ev sahipliği yaparken bu eserlerin en önemlilerinden biri ise “Willendorf Venüsü”. 11.5 santimlik bu heykelin, milattan önce 25000-30000 yılları arasında yapıldığı ve ayinlerde kullanıldığı tahmin edildiğinden, akıllara dini ritüellerin düşündüğümüzden çok daha eskiye dayanabileceği konusunda soru işaretleri bırakmakta. Ayrıca heykelin yapıldığı kireç taşınının, bulunduğu Wildendorf bölgesinde olmamasından yola çıkarak, heykelin o dönemde, insanlar tarafından, yolculukları esnasında yanlarında taşındığı yorumlarına sebep olmaktaymış. Kim bilir belki de uzak bir atamızın kızının, tatile giderken ağlamasın diye yanından ayırmadığı o döneme ait peluş oyuncağıdır, şeklindeki sığ yorumumla müze içerisinden çekilmiş bir fotoğrafı aşağıya bırakıyorum.
Online Bilet Fiyatları
Yetişkin 18.00 euro
19-25 yaş arasındaki öğrenci 14.00 euro
19 yaş altı ücretsiz
Natural History Museum Biletleri için tıklayın;
Not: Müze salı günleri kapalı.
7)Karlskirche
VI.Charles tarafından, 1715 yılında son veba salgınından sonra yaptırılmaya başlanan kilise, bir Kral’ın kendince “Şu iş bi bitsin kurban kestireceğim.” deme biçimi. 1716 yılında Johann Bernhard Fischer von Erlach tarafından tasarlanıp yapılmaya başlanan kilisenin inşaatı, mimarının 1723’de ölümünün üzerine, oğlu Joseph Emanuel Fischer von Erlach tarafından bazı değişikliklerle 1737’de tamamlanmış. Girişin 2 yanındaki 2 Roma sütunu ile, Roma Barok etkisinin gözlelendiği bu kilisenin kubbesi bir camiyi andırırken girişi ise Antik Yunan tapınaklarını hatırlatmakta. Vivaldi ölünce, 1748’de bu kilisenin yanına gömülmüş ancak mezarı zamanla kaybolmuş.
Karlkirsche ziyaretinizi çok sesli hale getirmek de mümkün. Viyana’da klasik müzik dinletileri için pek çok seçenek olmakla birlikte bizim önerimiz, Orchestra & Ensemble 1756’nın Karlkirsche’de gerçekleştirdiği performans. Neredeyse her gün 20.15’de başlayan dinletinin ana hatları Vivaldi’nin 4 Mevsim’inden oluşuyor ve yaklaşık 1 saat sürüyor. Gerçekleşen organizasyona bilet aldığınızda kilisenin içini de göreceğiniz için, gündüz Karl Kilisesi’ne ayrıca vakit ayırmanıza gerek kalmıyor. I. Sınıf biletlerde numaralı koltuk sistemi varken, II ve III. Sınıfda ise ilk gelen en öne oturur konseptli numarasız koltuklar için bilet satılmakta ki bu da biraz erken vakitte sıraya girmeniz gerekiyor demek. IV. kategori biletler ise performansı ayakta dinlemeniz anlamına geliyor. Paraya kıyıp I. Sınıf bilet alırsanız, girişteki sıranın yanından yine bir kuğu gibi süzülebilirsiniz. Bu arada kış aylarında kilisenin içinin oldukça soğuk olduğunu söylemeliyim. Her ne kadar I. sınıf biletlerle satılan sandalyelerin üzerine bacaklarınızı kapatabileceğiniz ölçüde birer örtü bırakılmışsa da, arka sıralar için aynı hizmet sağlanıyor mu bilmiyorum.
Konser için Online Bilet Fiyatları
I. Kategori Yetişkin 49.50 euro, 6-26 yaş arası 33.00 euro
II. Kategori Yetişkin 42.00 euro, 6-26 yaş arası 27.00 euro
III. Kategori Yetişkin 34.00 euro, 6-26 yaş arası 22.00 euro
IV. Kategori 12.00 euro
Karlskirche'de Orchestra 1756 Dinleti Biletleri için tıklayın;
“Konser çıkışı yine buz patenine mi gitsek?” diye düşünüyorsanız adresi biliyorsunuz, yok mideniz kazındıysa, restoran önerilerimiz aşağıda;
Viyana'da ne yenir?
“Yediğin içtiğin senin olsun, gezdiğin gördüğünü anlat.” atasözüne gönül verenler için “2 Günde Viyana” yazımızın linkini aşağıya bırakıyorum;
Çok ayrıntılı ve çok tatlı bilgilendirme için teşekkürler <3