Piramitler, mumyalar, heykeller, uzaylılar, komplo teorileri, Indiana Jones… falan filan hayalleriyle fantastik bir gezi planı yapanlar; buyrun gün sizin gününüz, başlıyoruz.
Mısır denilince aklımıza 3 tane piramit gelse de, aslında Mısır’ın çeşitli yerlerine dağılmış 120’den fazla piramit varmış. Bizim konumuz ise bugün için Giza’da bulunan 3 tanesi, dolayısıyla hedefimiz Giza şehri. 1 gün için planladığımız bu gezide, piramitleri gördükten sonra, Mısır’ın en büyük müzesine gidip mumyalara selam vermeyi de ihmal etmiyoruz.
Acelesi olanlara; Giza Piramitleri için 3 sebep:
1-Hala İngilizler tarafından British Museum’a götürülmemişler dolayısıyla vizesiz ziyaret edebilirsiniz.
2-Piramitlerin hepsi aynı yerde 1 biletle 3 piramit görüyorsunuz, piramit başı hesap yapınca ucuza geliyor. Üzerine Giza Sfenksi de bonus gibi oluyor.
3-Oradan da müzeye geçer mumya görürsünüz.
Ne Zaman Gidelim?
Mısır’ın sıcak bir yer olduğu malum, ancak buna ek olarak, Giza’da gezeceğiniz kompleks tamamen kum ve kuru topraktan oluşan, en yakın gölgenin, etrafınızdan geçen develere ait olduğu, sıcaklığı oldukça şiddetli hissetmenize sebebiyet verecek bir yer. Dolayısıyla bence, seyahat tarihinizdeki en önemli kriter sıcaklarla aranızın nasıl olduğu. Sizin için aşağıya Giza şehrinde yıl boyunca ölçülen ortalama sıcaklıkları bırakıyorum. Türkiye’de sezon başlamadan ılıman bir kaçamak yapayım, hatta oradan da Sharm El Sheikh’e geçer bir güzel çimerim diyorsanız Nisan ayı ideal gibi durmakta ki bizim tercihimiz mayıs ayı oldu.
Nasıl Gidelim?
Sadece Giza Piramitleri’ni ziyaret edecekseniz, ya da olası Kahire gezinize Giza Piramitleri ile başlayacaksanız 2 seçeneğiniz mevcut, her iki seçenekte de 25 USD karşılığında havalimanında inişte pasaport kontrolünden önce vize almanız gerektiğini unutmayın
-Sphinx Havalimanı, Piramit Kompleksi arası 35 km olmakla birlikte, yolculuk ortalama 45 dk sürmekte. Pegasus Havayollarının Giza uçuşları ne yazık ki gece yarısı saatlerinde ve uçak sabaha karşı Giza’da oluyor, bu sebeple otelinizden isteyeceğiniz transfer hizmeti sizi rahat ettirecektir. Yok ben taksi kullanacağım derseniz, taksi fiyatını binmeden önce netleştirmenizi tavsiye ederim. Transfer ve taksi ücretlerinin ederi 400 Mısır Lirası(EGP) civarında, tabi size ilk teklif edilen ücret bu olmayacak ancak bu ücreti hedefleyecek bir pazarlık yapabilirsiniz.
Sphinx Havalimanı - Piramit Kompleksi rotası;
-Kahire Havalimanı ile Piramit Kompleksi arasında mesafe ise 45 km ve 1 saate yakın sürmekte. Transfer ve taksi ücretlerinin ederi 500 Mısır Lirası(EGP) civarında. Taksi ve transfer hizmeti için önerilerimiz burası için de geçerli.
Nerede Kalalım?
Siz de bizim gibi Sphinx Havalimanı’nı kullanarak gece yarısı Giza’ya varacaksanız, direkt olarak piramit kompleksine gidip, civar otellerde kalarak günü kazanabilirsiniz.
Piramit kompleksinin olduğu bölge oldukça virane, eski bir getto görünümünde desem herhalde kimse itiraz etmez. Bu sebeple Booking, Airbnb gibi uygulamalarda ilk sıralarda kullanılan piramit manzaralı fotoğraflar genelde otelin tek bir odasından ya da avlusundan görünen manzararnın reklamı. Dolayısıyla, tuttuğunuz oda için beklentinizi çok yükseltmeyin, penceresi olduğundan emin olun ve bütçenizle bağlantılı olarak, rahat bir uyku çekmek için yeterli konfordan fazlasını aramayın. Sabah uyanınca avludan yine o manzaralı fotoğrafı çekip, instagrama atarsınız.
Giza Piramitleri Etrafında, Booking için tıklayın;
Giza Piramitleri Etrafında, Airbnb için tıklayın;
Piramit Biletleri’ni Nereden Alalım?
Önce bilet sırasına girip, biletleri alınca kompleksin girişindeki turnikelere yönelmek amacıya fotoğraf makinenizi ve suyunuzu hazırladıysanız, çıkmadan sinirlerinizi otelde bırakın keza bugün yanınızda taşıdığınız sinirleriniz size ağır yük olacaklar. İlk yapmanız gereken şey bilet sırasına girmek ki bu sırayı bulmak oldukça kolay olacak, sıra boyunca, bölgenin çok fazla yerel sakini sıraya kaynak yaparak önünüze geçecek, bazıları sıra beklemeden size bilet satmayı ve kişisel rehberiniz olmayı teklif edecek. Arkadaşlar siz bu oyunlara gelmeyecek kadar Türksünüz, kimseye paranızı vermeyin ve sıranızda beklemeye devam edin. Beklerken göreceksiniz ki, Avrupalı turistler kültür şoku içinde önlerine geçen insanları izleyecekler. Tecrübelerimden yola çıkarak, “Biz İstanbul’da neler görüyoruz lan sen bizi mi silkeliyorsun” şeklindeki tepkinizle bu kaosa karşı çıkıp sıranızı vermek istemediğinizde, “Sen bizi yanlış anladın buyur abi.” kıvamında cevaplar verip ısrarcı olmuyorlar. Ancak tepkinizin dozunu kaçırmayın ve unutmayın ki tatilde ve daha da önemlisi deplasmandasınız. Sıra size geldiğinde, aşağıdaki biletlerle karşılaşacaksınız;
1.Piramitlerin Olduğu Alana Giriş Bileti - Tam 700 EGP, Öğrenci 350 EGP
2.Khufu Piramidi Giriş Bileti - Tam 1500 EGP, Öğrenci 750 EGP
3.Menkaure Piramidi Giriş Bileti - Tam 280 EGP, Öğrenci 140 EGP
4.Mars Ankh Mezar Giriş Bileti - Tam 200 EGP, Öğrenci 100 EGP
5.İşçi Mezarları Giriş Bileti - Tam 700 EGP, Öğrenci 350 EGP(en az 5 bilet alınmalı)
1.sıradaki bileti almak zorundasınız ancak, 2,3,4 ve 5. biletleri bahsi geçen piramitlerin içindeki bölümleri ve mezar yerlerini görmek isterseniz opsiyonel olarak ekstra alıyorsunuz. Ben gişeden bilet almayı seçmiş olsam da şöyle bir online opsiyon da mevcut, denemek isterseniz;
Piramit Kompleksi Giriş Biletleri için tıklayın;
Biletleri aldıysanız girişe devam edebilirsiniz;
Biletinizi aldınız, piramitlerin içinde bulunduğu nekropole girdiniz ve artık gezmeye hazır hissediyorsanız öncesinde yapacağınız tek bir iş kaldı. O da piramitleri rehber ile gezmek zorunda olduğunuzu söyleyen, kendisinin bakanlıktan akredite görevli olduğunu iddia eden, atsız ya da devesiz bir şekilde yukarıya çıkmanın yasak olduğuna sizi inandırmaya çalışan herkesi savsaklamak. Bunu da yaptıysanız anlatmaya başlıyorum. Sağ taraftaki rampadan yukarıya doğru çıkarken, sağ tarafınızda göreceğiniz ilk piramit;
Khufu Piramidi
Bölgede inşa edilen ilk piramit buymuş ki Khufu da kendisine piramit yaptırmayı ilk akıl eden firavun oluyor. Bütün ömrünü Almanya’da geçirip, yaşlandığında, Türkiye’ye kesin dönüş yapıp, kazandığı paranın hepsini cami yaptırma derneğine bağışlayan gurbetçi amca gibi davranan Kral Khufu, dünyalığını yaptıktan sonra tanrılara karışıp, ahirette rahat etmek maksadıyla, MÖ 2560-2550 yılları arasında böyle işlere kalkışıp binlerce işçiyi de peşinden sürüklemiş.
Khufu Piramidi için, ağırlığı 2,5 ile 15 ton araısında değişen yaklaşık 2,3 milyon taş kullanılmış. Dünyanın yedi harikasından biri, ve bu grubun günümüze ulaşan tek üyesi “Keops” ismiyle de bilinen Khufu Piramiti’dir. İlk yapıldığında üzeri kireçtaşından hazırlanan taşlar ve harç ile kaplandığı için beyaza yakın pürüzsüz bir görünüme sahipmiş.
Yaklaşık 147 metre uzunluğunda olan piramit, neredeyse 3800 yıl boyunca elinde tuttuğu dünyanın en yüksek yapısı olma özelliğini, 1311 yılında, piramitlere çok uzak bir yerde, firavunları dinsizlikle suçlayan fakat yine de Tanrı’ya giden yolun taş üstüne taş koymaktan geçtiğini düşünen başka bir takım insanların yaptığı Lincoln Katedrali’ne kaptırmış.
Khufu Piramidi’ni geçip yolu takip ettiğinizde solunuzda kalacak olan;
Khafre Piramidi
Babasının yaptırdığı piramidi görünce benim neyim eksik ki diye düşünen Firavun Khafre, MÖ 2520 yılında babasının yaptdığından daha küçük ama bugün sahip olduğu yüksek konum sebebiyle daha büyük görünen Khafre Piramidi’ni yaptırmaya karar vermiş. Piramidin bugün üst kısmında yer alan taşlar, piramitlerin ilk yapıldığında nasıl göründüğünün de kanıtı niteliğinde.
Piramiti solunuzda bırakarak yürümeye devam ettiğinizde nispeten uzakta olan ve küçük duran;
Menkaure Piramidi
Dedesini ve babasının izinden giden firavun Menkaure de kendisine piramit yaptırmaktan geri durmamış. Diğerlerine kıyasla mütevazi sayılabilecek ve yaklaşık 61 metre boyunda olan bu piramit MÖ 2490 yılında yapılmış ve yanında üç adet de Kraliçe Piramidi mevcut.
Sphynx Heykeli
20 metrenin üzerindeki yüksekliği ve 19 metreden fazla genişliği ile dünyanın en büyük monolit heykeli olan Sfenks Heykeli, piramitlerin koruyucusuymuşçasına konumlanmış durumda. Hem Yunan hem de Mısır mitolojisinde yeri olan Sfenks, mitolojk öykülerde, insanlara bilmeceler soran, bilemeyenleri yiyen, şehirlere musallat olan, bazen de şehirleri koruyan gibi pek çok karaktere ilham kaynağı olmuş.
Heykele dönecek olursak, firavun Khafre döneminde yapıldığı ve yüzünün de Khafre’nin yüzü olduğu genel kanı olsa da, bu durum kanıtlanmış değilmiş. Yapılan çalışmalarda pençelerinin altında 7.5 metre genişliğinde en az 2 tane olmak üzere koridor saptanmış. Bazı iddialar heykeli 10.000 yıl önceye dayandırırken bu kanı çoğunluk tarafından kabul görmemiş. Şu anda burnu olmayan heykelin orjinalinde sakal kısmı mavi, kulakları ise kırmızıymış. 1378 yılında, Muhammed Saim El Dahr isimli bir yöneticinin, halkın heykele tapmasına karşılık olarak bilinçli şekilde heykelin burnunu yıktırdığı da kayıtlara geçmiş durumdaymış.
Piramitler Hakkında;
-Başta Keops olmak üzere piramitlerin üzeri beyaz kireçtaşı ile kaplanarak, yapıldığında pürüzsüz ve beyaz bir görüntü elde edilmiş. Bu taşlar zamanla doğal çevresel faktörlerle yıkılmış veya insan eli sökülmüş, sökülenler etraftaki başka yapılarda da kullanılmış. Ayrıca bu sökülen örneklerden bazıları da sergilenmek üzere Londra’ya götürülerek müzelere verilmiş. Ek olarak Keops’un çatı kısmının yapıldığında altın ile kaplı olduğuna dair iddialar da mevcut.
-Selahaddin Eyyübi’nin oğlu Aziz Osman Bin Selahaddin, Menkaure’den başlayarak piramitleri yıktırmaya çalışmış. Uzun süren çalışmalar sonrasında başarılı olamayınca projesinden vazgeçmiş.
-Bilim insanlarına göre inşaatta köleler değil işinin ehli ustalar ve işçiler çalışmış. Civar bölgelerden gelen işçilere, dönemine göre son derece iyi olanaklar sağlanmış. Yapılan kazılarda bulunan mezarlarda, ölen işçilerin onurlandırılarak, tekrar doğacakları inancına uygun olarak, düzgün şekilde kral mezarlarına yakın bölgelere gömüldüğü görülmüş ki bu ritüeller köleler için yapılmazmış. Yine kazılar vasıtasıyla, işçilerin toplu şekilde, günümüz lojmanına benzeyen yapılarda -bazılarının aileleriyle birlikte- kaldıkları, ayrıca sığır, keçi, koyun ve balık eti gibi yemeklerle beslenip üzerine ödeme de aldıkları anlaşılmış ki, benim babamın saydıklarımdan daha azı için, 1981 yılında Libya’ya işçi olarak çalışmaya gitmişliği var.
-Piramitlerin nasıl yapıldığı çözülebilmiş değil. Bir çok görüş zamanında Nil Nehri tarafından beslenen coğrafyaya, taşların nil nehri üzerinden teknelerle getirildiği konusunda hemfikir olsa da, taşların nasıl yerleştirildiği net şekilde anlaşılamamış. Dışarıdan bir rampa kurulmuş olması ve içeriden rampalar kurulmuş olması ihtimalleri teorilerden sadece iki tanesi. Bir diğer teori de taşlar için harç hazırlandığı ve kalıpların içine dökülerek donmaya bırakıldıkları. Ancak benim fikirlerini almak üzere kapısını çaldığım, uzman Karadenizli müteahhitlerin tamamı sarı kolanın icat edilmediği bir çağda bu denli bir kalıp işçiliğinin yapılamayacağını belirttiler.
-Nasıl yapıldıklarının yanında tam olarak ne için yapıldıkları da tartışmaya açık bir konu. Mezar anıttan fazlasına sahip olan yapı, zamanın yaşam alışkanlıklarına dair hiyeroglifler barındırmakla birlikte, piramitlerin yapım özellikleri çağının çok ötesinde olduğu düşünülen matematiksel hesaplamalara da göz kırpıyor.
-Benim en sevdiğim teori piramitleri uzaylıların yaptığı. Hatta bu teoriyi bir adım öteye taşıyorum ve piramitleri uzaylı bir çocuğun iş-teknik ödevi için yaptığını, geçer not alınca da ödevini öylece çöpe atıp gittiğini iddia ediyorum. Neden derseniz, astronomi ve geometri gibi bir çok bilim dalını dünyaya kazandırıp, piramitleri inşa edebilecek düzeyde mühendislik bilgisine sahip bir medeniyetin bulunduğu coğrafyadaki kültürel durumun bu kadar geriye gitmesini kabul etmeyi çok acı buluyorum. Tüm dünyanın sırrını çözmeye çalıştığı 4500 yıllık mühendislik ve mimarlık eserlerine sahip olan coğrafyanın sahibi olan kadim bir halkın, geçen bunca zamanda uğradığı işgaller, gördüğü savaşlar ve daha bir çok etkenle, koordineli şekilde yaşadığı sosyo kültürel çöküntü ve bunlardan nasibini alan Giza’nın bugünkü keşmekeş halini göz önünde bulundurduğumuzda, bence piramitleri ancak uzaylılar yapmış olabilir. Bu vesile ile değerli ozanımız Şemsi Yastıman’ın mükemmel eserini, Giza’nın kirli ve kumlu sokaklarında, 1 dolar 2 dolar demeden, kaderine razı şekilde turist tokatlamak tüm tuşlara basan herkes adına, piramitlerin mimarlarına armağan ederek, sonraki durağımıza geçiyorum…
“…Belediye var mı sizde?
Hamdolsun bu yoktur bizde
Elektrik su krizde
Uzaylılar hoş geldiniz
Sizin çöpçü çöp alır mı?
Telefon açan bulur mu?
Vergi kaçıran olur mu?
Uzaylılar hoş geldiniz
Ayda var mıdır boş arsa?
Rüşvet ile karaborsa
Biz de gelek beleş varsa
Uzaylılar hoş geldiniz
Der Şemsi Yatsıman size
Dostça öğüt görev bize
Hemen dönün ülkenize
Uzaylılar hoş geldiniz.”
Taşa toprağa doyduysanız şimdi Kahire’ye, “National Museum of Egyptian Civilization”e gitmek için bir taksi çevirebilirsiniz. Taksi şoförü size tamamen içinden geldiği ölçüde bir fiyat teklif edecek ancak, yaklaşık 25-30 dk sürecek olan bu yolculuğun ederi 200- 250 EGP’dir. Fiyatta anlaşmadan taksiye binmeyeceğinizi artık öğrendiniz, ama fiyatta anlaşsanız dahi takside kötü süprizlerle karşılaşabiliyorsunuz. Müzeye olan yolculuğumuz boyunca bize türlü turlar satmaya çalışan taksiciyi her seferinde sabırla reddetmemin üzerine, şoför, müzenin önünde indikten sonra para üstümüzü vermeyi reddetti. Hareket etmek üzereyken arabanın önünü kesip olay çıkarmama müteakip, 50 EGP’mi almayı başardım. Toplamda 1 euro bile etmeyen bu miktar için gerginliğe gerek var mı yorumunu size bırakıyor ve müzeyi anlatmaya geçiyorum.
National Museum of Egyptian Civilization
2017’de kısmen açılan müze 2021’de yapılan “Firavunların Altın Geçidi” ile 22 adet mumyanın Mısır Müzesi’nden alınarak buraya taşınması ile tamamen açılmış oldu . Taşıma işlemi ise, aylar boyunca süren çalışmanın sonucunda mükemmel bir organizasyon ile devlet töreni sıfatıyla yapılırken, tüm dünyaya 400’den fazla TV tarafından canlı yayınlandı. Dolayısıyla bu taşıma töreni ve müzenin açılışı vasıtasıyla, Mısır Yönetimi’nin dünyaya verdiği politik mesaj, “Biz medeniyetlerin beşiğiyiz ve yüzümüz batıya dönük. “ şeklinde yorumlanabilir. Bizim seyahatimizde inşaat halinde olan fakat Temmuz 2025 itibariyle, Grand Egyptian Museum ismi ile Giza Piramitleri’ne 2 km mesafede açılacak olan müze de dünyanın en büyük arkeoloji müzesi olma hedefiyle yine bu mesajın başka bir kanıtı olacak. Bu politik mesaja paralel şekilde, içindeki bölümlerine değineceğimiz NMEC’i gezen birinin, Mısır’ın yüzyıllardır sadece ilerici ve reformist kişiler ve partilerce yönetildiğini düşünmesi çok olası.
Müzenin girişinde, solda bavulunuzu da bırakabileceğiniz bir vestiyer bulunmakta, sağda ise giriş biletlerini alabileceğiniz gişeler mevcut. Haftanın her günü sabah 09.00 ile akşam 16.00 arası açık olan müze, 15.00 sonrası ziyaretçi kabul etmezken, tam bilet için 550 EGP, öğrenci bilet için 300 EGP istemekte. Müze dört bölümden oluşuyor;
Ana Bölüm
Bu bölümde sergilenen, tarih öncesi çağdan günümüze kadar Mısır coğrafyasının ev sahipliği yaptığı Firavun, Yunan, Kıpti ve İslami dönemlerden kalma eserler, Mısır Medeniyeti’nin ne kadar köklü olduğunu ziyaretçilerine kanıtlama hedefinde. Bu bölümde bize yabancı olmayan bir isme, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya ise özel bir yer ayrılmış durumda. Kavalalı Hanedanlığı’nın Mısır serüveni için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz;
Mısır Medeniyeti Ulusal Müzesi ve Kavalılar
Mısır Medeniyeti Ulusal Müzesi’nin ana bölümünde, tarih kitaplarından hatırladığımız Kavalalı Mehmet Ali Paşa bizi karşılıyor. Biz de Paşa’ya olan saygımızdan hemen şapkamızı çıkarıp başlıyoruz incelemeye.
Mumyalar Bölümü
Müzenin en ilgi çekici parçaları kraliyet ailesine ait mumyalar. 17 ve 20. hanedanlardan olan ve, MÖ 1560 ile MÖ 1110 tarihleri arasına ilişkilendirilen mumyaların olduğu bölümde fotoğraf çekmek yasak. Her müzede yaşanamayacak bu deneyim, ziyaretçileri için NMEC’i kesinlikle unutulmaz kılıyor.
Tekstil Bölümü
Mısır kumaşlarının ve mücevher ile birlikte, Mısır kıyafetlerinin binlerce yıllık değişimini göstermek için yüzlerce parça barındıran bölüm MÖ 5.yy ile günümüz arasında köprü görevi görmeyi hedefliyor.
Boyahane
Müzenin bahçe kısmında Fatımiler dönemine dayandırılan bir de tarihi boyahane bulunmakta.
Biz müze sonrası kazınan midemize kulak verip, biraz da kuruyan damağımızı ve de dimağımızı ıslatmak için akşam kalkacak uçağımız öncesi havalimanına yakın bir restaurant bakarken, en makul seçeneğin, havalimanının yanında olan Sheraton El Matar otelin restaurantı olduğuna karar verdik. Kahire’de çalışan uberi kullanarak, 20 dakikalık bir yolculuk sonrası, yemek için Shareton El Matar’a geçtik.
Sharm El Sheikh için kalkacak uçağımıza geçmeden önce, Ömer Hayyam ile sohbet edip, günü taçlandırdık…